8 Mart 2009 Pazar

Aklımı karıştıran konulara son noktayı koydum::::)))

Ashley için uygulanan yöntemi ilk kez duydugumda ben kızıma acı çektirmem diye bu konu ile ilgili dinen ve vicdanen epeyce kendimi sorgulamıştım.
Ama daha sonraları elif biraz daha boy atıp taşımakta sıkıntı çekince bu konuyu araştırmaya başladım bende mi düşünsem bu konuyu dedim ve araştırmalara başladım çok fazla birşey bulamadım gerçi... .
Türkiyede bu tür uygulamalara da izin verilmedigini biliyordum , en son sayın doktor Prof. Dr. Büyükgediz'in açıklamalarını okuyunca aklımı karıştıran bütün sorular cevabını buldu.
Ne olursa olsun kızım için böyle bir uygulamayı düşünmeyecegim, ben ona kıyamam rabbim bizi gözeten koruyan bizim için hayırlı olan neyse onu versin güç kuvvet saglık versinki, benim gibi anne ve babalara, yavrularımıza bakabilelim bizden sonraya da bırakmasın diyerek bu konuya son noktayı koyuyorum.

Özürlü çocuğunuzu cüce yapmayı hayal etmeyin


."Bakımı zor olur" diye büyümesi durdurulan Ashley'in durumu, Türkiye'deki özürlü çocuğu olan ailelerin kafasında soru işareti uyandırdı. Bedensel ve zihinsel özürlü çocuğu bulunan aileler Ashley'e özenmeli mi? Prof. Dr. Büyükgediz, "Bu hayalle bana gelmeyin" diyor.

Beyin özürlü olduğu için ABD'li altı yaşındaki Ashley'in büyümesinin aile kararıyla durdurulması, tüm dünyadaki özürlü çocuk ailelerinde 'bizde mi yaptırsak' fikrini doğurdu. Tıp dünyasında bile tartışma yaratan girişimle ilgili Acıbadem Hastanesi Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz'le konuştuk. Büyükgebiz, boy uzamasının durdurulması yöntemiyle ilgili bilgi verdi:

* Boy uzamasını durdurmak tıpta uygulanan bir yöntem mi?
Boy uzamasını durdurabiliyoruz. Ama bunun için tıbbi zorunluluk gerekir. Ashley'in durumu bu tıbbi zorunluluğa girmez. Büyüme hormonu fazla salgılandığı için bazen 13-14 yaşındaki kız çocukları 1.80 cm'in üzerinde boya sahip olurlar. Bu çocuklara yüksek doz östrojen yani kadınlık hormonu verilerek, kadınlık hormonları kapatılır. Bunun dışında büyüme hormonunun salgılanmasını durduran bazı ilaçlar da kullanılabilir. Ama öyle sanıldığı gibi 'bir iğne ile çocuk artık hiç büyümeyecek' şeklinde bir sonuç elde edilemez. Zor bir uygulamadır.

* Bir çocuğun boyunun uzamasını sağlamak mı, yoksa boy uzamasını durdurmak mı daha kolay?
Boy uzamasını durdurmak çok kolay değil. Boy uzamasını sağlayan üç tane hormon var; büyüme hormonu, troit hormonu ve üçüncüsü de ergenlik döneminde salgılanan seks hormonları. Yani; kızlarda östrojen, erkeklerde testesteron... Bu hormonlar verilerek büyüme kıkırdakları kapatılabilir. Östrojenin büyüme kıkırdağını kapatma gücü, testesterondan daha fazladır. Östrojen ya da testesteron yüksek doz verilerek büyüme dokusunda kemikleşme sağlanabilir ama bu arada bile boy uzaması sürer. Boy kısalığının tedavisi ise; büyüme hormonu veya tiroit hormonu eksikliği varsa bu hormonlar yerine konularak yapılır.

* Bir çocuğun boy uzaması kaç yaşında durdurulabilir?
Bir çocuğun boyunun uzaması (ABD'deki çocuğu da göz önüne alırsak); yüksek testesteron ya da östrojen verilerek ergenlik döneminde durdurulabilir. Çünkü ergenlik döneminin sonunda daha kolay olur. Ancak boy uzamasını durdurmak, bizim ülkemizde henüz sık uygulanan bir yöntem değil.

* Kız ya da erkek çocuklar için aynı yöntem mi uygulanıyor?
Bir iğneyle altı yaşında kalınamaz! Vücudumuzda çok fazla büyüme faktörü, büyümeyi sağlayan çok fazla miktarda protein var. Kız çocuğuna aşırı östrojen vererek büyümesini durdurmak isterseniz, adet görür ve memeleri büyür. Ashley'in de bu nedenle yumurtalıklarını ve memelerindeki yağ dokusunu almışlar. Bunlar çocuk için çok çok zahmetli. Büyümesi durdurulmaya çalışılan çocuk erkek olsaydı olay çok daha zor olacaktı. Onun büyümesi hormonla değil, büyümeyi önleyici diğer ilaçlarla durdurulmaya çalışılacaktı. Çünkü testesteronla durdurulmaya çalışılırsa; penisi büyür, vücudu kıllanır, kaslanır ve tuhaf bir görünüm alabilir.

* Dünyada Ashley'den önce büyümesi durdurulan çocuk oldu mu?
Özel durumlarda bu yöntem ugulandı. Ancak bu aşırı uzun boylularda uygulanan bir metottur. Çocuk; boyu durdurulmaya çalışıldığında, zaten gerçekten de çok uzun boylu olmuştur. Beyin tümörü nedeniyle çok hızlı büyüyen çocuklar olur; onlara da böyle bir tedavi uygulanır ama zaten onlar da 1n yaşında 1.80 cm'den fazla boya erişmişlerdir.

YENİ RİSKLER DOĞAR
* Uygulanan tedavi, çocuğun yaşamını ya da yaşam süresini tehlikeye atar mı?
Böyle bir tedavi için uzun süre hormon vermek lazım. Yüksek doz östrojenin yan etkisi çoktur; kan pıhtılaşmasına yol açar, rahim kanseri riski artar. Ashley için de ailesi çok ciddi riskler almıştır.


* Şimdi özürlü çocuk aileleri bunu düşünecek; size başvuran oldu mu?
Soran hastalar oluyor ama uygun bir yöntem değil. Böyle bir çözüm; özürlü bir çocuğu cüce bırakmaktan başka bir işe yaramaz. Lütfen bunu hayal etmesinler. Üstelik bu çocuğa ekstra pek çok risk de yüklemiş olursunuz. Özürlü olup erken ergenliğe girmiş çocuklar var. 6-7 yaşlarında cinsiyet hormonlarının erken salgılanması söz konusu oluyor, cinsel istekler artıyor. Bu durumdaki çocukların ergenliğini durduruyoruz ve tekrar normal duruma geri dönüyorlar. Ama çocuğun gelişimini tamamen frenlemek doğru değil.


* Devlet bu kararı aileye bıraksa ve aile bunu istese, siz böyle bir operasyonun içinde yer alır mıydınız?
Böyle şeyler için etik kurul kararları lazım. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın da onayı gerekli. Türkiye'de kabul edilmesi mümkün değil. Çünkü zaten doğru bir yöntem değil. Her şeyi bir tarafa bırakın; çocuğun yumurtalık ve meme dokusu gibi pek çok organını çıkartıyorsunuz. Ben yapmam. Lütfen aileler de böyle bir olasılıkları olduğunu düşünüp hesap yapmasınlar. Çünkü bu yöntem çocukları ileride korumaz, aksine ekstra sorunlarla karşılaşmaya iter.
ESRA TÜZÜN - SABAH GAZETESİNDEN ALINTIDIR

Bir anne, çocuğunun büyümemesini neden ister?


İSTANBUL - Spastik oğlu Umut Mert'in büyümesinin durdurulmasını isteyen anne hakkında ne düşünüyorsunuz? Cesaretinden dolayı onu kutluyor musunuz, yoksa yadırgıyor ve 'vicdansız' mı buluyorsunuz? Açıkçası, sağlıklı bir çocuk büyütmüş bir anne olarak Ashley tedavisini (ABD'de küçük bir engelli kız çocuğunun hormon ve ameliyatla büyümesinin durdurulması) etik bulmuyor, "Çocuğuma asla böyle bir şey yaptırmazdım" cümlesini rahatlıkla kuruyordum. Ancak, Umut Mert ve annesi Füsun Evren'le geçirdiğim bir günden sonra kafam allak bullak oldu.
Geçen cumartesi sabahı, telefonda sözleştiğimiz gibi saat 10.00'da Evren ailesinin kapısını çaldım. Kapıyı Füsun hanımla Umut Mert'in iki yaşındaki kardeşi Onur açtı. Füsun hanımın girizgâh cümlesi "Sizi bir anne olduğunuz için kabul ettim, bugün misafirimsiniz. Ancak fotoğraf çekmenizi istemiyorum. Olayın böyle büyüyeceğini tahmin edememiştim, inanın çok yorgunum" oluyor. Söze gerek yok, zaten gözleri ruh halini ele veriyor.
Anne, 26 Mart'ta (bugün) Sağlık Bakanlığı'na Ashley tedavisi talebiyle başvuracaklarını anlatırken, arka odadan Mert'in çığlıkları duyuluyor. Birlikte yanına gidiyoruz. Annesinin yatağına yüzü- koyun yatırılmış. 13 yaşında, 115 cm. boyunda 19 kilo ağırlığında bir bebek Mert. Oturamıyor, kalkamıyor, yürüyemiyor, başını dik tutamıyor, dokunamıyor. Konuşamıyor. İstemsiz hareketleri var. Bacakları nasıl çelimsiz.
Eve yabancı biri geldiği için huysuzlanmış. Annesi hemen sakinleştirici şurubunu içiriyor. Sonra Mert'i kucağına alıp kendi yatağına taşıyor. Televizyon açılınca Mert neşeleniyor. Kahvaltı saati geldi. Anne, oğlunu kucağına alarak özel mamasını yedirmeye ve biberonla suyunu içirmeye çabalıyor. Mert anneye sarılıyor, öpüyor. Ancak ona yemek yedirmek bir tören. "Oğlum kaşığı ısırma, yine dişlerin kanayacak" diyor anne, "Kilitleme ağzını, aç bakayım". Mert'e laf anlatmak zor. Bağırıyor, parmağını ağzına sokuyor. Mamasını yutmayıp, annesini üzüyor. Aslında iştahlı değilmiş, ama sakinleştiri ilaç kullandığından beri hızla kilo almış. Bu da anneyi endişelendiriyor:
"Tekerlekli sandalyede oturamadığı için kucağımda taşıyorum her yere. Ağırlaşınca ne olacak?"
Aileler yardımdan habersiz
Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı Başkanı psikolog Tekin Başer, özürlü ailelerinin devletin 2005 yılında çıkardığı Özürlüler Yasası'ndan habersiz olduğunu, bu yüzden de hak ettikleri olanaklardan yararlanamadıklarını söylüyor: "Yasaya göre devlet özürlü ailelerine eğitim gideri olarak aylık 388 YTL ödüyor, bu miktara fizik tedavi
masrafı dahil. Ayrıca özürlü çocuklara bakan ailelere 400 YTL bakım masrafı da veriyor. Devlet, anneleri de düşünmüş. Eğer çocuk 18'in altındaysa 180, üstündeyse 405 YTL 'moral parası' alma hakkı var annenin. Bu yasanın olanaklarından yararlanmak için başvuran aile sayısı 1000'in altında. Aileler, eğer yaşadıkları ilçenin kaymakamlığına başvururlarsa devletin maddi yardımından yararlanabilecekler. Ama bunun için bilgilendirilmeliler."
ŞULE ÇİZMECİ

7 Mart 2009 Cumartesi

''Özürlü'' diye büyümesini durdurdular








ABD'li uzmanlar, özürlü bir çocuğun büyümesini durdurdu. Bunun sebebiniyse ailesi "Biz ölürsek tacize uğramasın istedik" diye açıklıyor!

Bakımı zorlaşmasın gerekçesiyle, özürlü bir çocuğun büyümesinin hormon tedavisiyle durdurulması tıp çevrelerinde büyük tartışma yarattı. Östrojen tedavisiyle Ashley'nin uzaması durduruldu, rahmi ve süt bezleri alındı. Türk doktorlar da "Bu bir tür ötanazidir ve insan haklarına aykırıdır" diye tepki gösterdi.



Ashley için hayat altı yaşında durdu

Beyin hastalığı yüzünden yarı ölü haldeki ABD'li Ashley'nin ailesi, ileride sorun yaşamaması için fiziksel gelişimini durdurdu. O artık hep 6 yaşında kalacak.









Tıp literatürüne ismi "Ashley X" olarak geçti. O şimdi 9 yaşında ama asla büyümeyecek. Ömrü boyunca çocuk kalacak Ashley'nin hastalığı ve üzerinde uygulanan radikal "tedavi" İngiliz Times gazetesinin sayfalarına konu oldu. Amerikalı bir ailenin çocuğu olan Ashley, yürümesini, hareket etmesini, konuşmasını ve beyninin gelişmesini engelleyen "serebral felç" (statik ensefalopati) adlı ağır bir beyin hastalığının pençesinde. Beyin gelişimi 3 aylıkken duran, oyuncağını bile elinde tutamayan, yardım olmadan tuvaleti kullanamayan Ashley üzerinde 3 yıl önce büyük tartışmalar yaratabilecek bir "tedavi" uygulanmaya başlandı. Küçük kızın ileride hayatını zorlaştıracak sorunların önüne geçmek için bedensel gelişimi tedaviyle durduruldu.


Marmara Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Abdullah Bereket, katıldığı bir programda Marmara Tıp'ta etik kurulunda yer aldığını ve böyle bir teklifin kendilerine gelse kabul etmeyeceklerini ifade etti.

Yine Yeditepe Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl ve Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Endokronoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz'de bu olaya tepkisini dile getirenlerden...


Rahmi ve göğüsleri alındı.

ABD'nin Seattle Çocuk Hastanesi Hormonal Pediatri bölümünde tedavi edilen Ashley'nin 6 yaşında erken ergenlik sinyalleri vermeye başladığı tespit edildi. Bunun üzerine doktorları Ashley'nin ebeveynleriyle görüşerek, radikal bir tedaviye başladı. Doktorlar, küçük çocuğun fiziksel gelişimini durdurmak için östrojen hormonu vermeyi, hayatını zorlaştırabilecek adet sancılarından ve rahim kanserinden korumak için rahmini, büyüyüp yatakta kendisine yük olmasını engellemekiçin göğüslerini almaya karar verdi. Apandisitinde bir sorun olması halinde bunu asla haber veremeyeceği için bu organı da alındı. Doktorlar daha önce benzeri olmayan bu tedavi yöntemlerini hastane etik komitesine sundu. Her biri kendi branşında uzman olan 40 doktor tedaviye 5 Mayıs 2004'te onay verdi. Temmuz 2004'te ilk tedavi adımlarına başlandı. Ashley 6 yaşındayken tam anlamıyla zaman donduruldu. Tedavi yöntemi geçen sene ekim ayında tıp dergilerinde rapor halinde yayımlandı. Ve tüm dünya Ashley'den bu şekilde haberdar oldu.


İleride tacize uğrarsaymış!

Ailesi Ashley'nin kendilerinden sonra da bakılabilmesi için fiziksel gelişimin durdurulması gerektiğini söyleyerek Times'a şöyle konuştu: "Ufak tefek bir çocuk fiziğine sahip olması onun bu zor durumunda insanların yardımını almasını kolaylaştıracak. Ağırlığı artmayacağı için kucakta taşınabilecek. Yatakta rahat bir şekilde uyuyacak.





Çocuklar çekinmeden onunla oynayacak. Asla tedavi olma, ilerleme gösterme şansı yok. İleride tacize uğrama riskini de ortadan kaldırdık. Biz küçük meleğimizin bizden sonraki hayatını da düşünmek zorundaydık."

27 Şubat 2009 Cuma

Maviş


http://www.masaldinle.com/2008/12/26/kirmizi-baslikli-kiz/

http://www.masaldinle.com/2008/01/18/mavis/



bu linkten sesli dinleyebilirsiniz iki masalı da çok seviyor benim elif






Geceleyin herkesin uykuya daldığı bir sırada Beyza bir tıkırtı duydu. Önce pencereden baktı, orada birşey yoktu. Sonra gözünü odanın kapısına çevirdi aynı sesi yine işitti.

- Tık tık!

Hemen yatağından kalktı. Kapıya yöneldi. Bir yandan da korkuyordu.

- Kim o? dedi ses yok. Tekrar ;

-Kim o?

-…..

Yine ses gelmeyince bir cesaretle kapı koluna uzandı, yavaşça indirdi ve kapıyı birazcık araladı. Baktı, kimse yoktu.”Neyse canım “deyip yatağına yattı. Gözlerini kapadı, işte tam o sırada yine aynı ses. İçinden, bu sefer kapıyı sonuna kadar açacağım ne olursa olsun, diye geçirdi.

Kapıyı açtı bir de ne görsün: minicik bir kedi. “Nerden girmiş olabilir ki, biz apartmanın üçüncü katındayız” dedi kendi kendine. Birden aklına geldi ve “Buldum, mutfak camından girmiştir. Orada apartman boşluğu var.”dedi.

-Ayy! Ne tatlı şeysin sen öyle. Şirin kedi, güzel kedi, maviş kedi.

Kedi beyazdı gözleri de mavi. Kedi Beyza’nın bu güzel sözlerine teşekkür etmek istercesine Beyza’nın yanına sokuldu.

-Miyavv, miyavv!

-Gecenin bu vaktinde sen ne yapıyorsun bakalım burda?

-Miyavv!

-Karnın mı acıktı? Gel , mutfakta sana yarar bir şeyler var mı? Ama sessiz ol.Kimseyi uyandırmak istemiyorum. Benim annem ve babam çalışıyor. Bu nedenle sabah erken kalkacaklar.

Birlikte mutfağa gittiler. Beyza buzdolabına yöneldi.

-Hımm! Bakalım sütümüz kalmış mı? Aaaa! Evet kalmış.Çok şanslısın Maviş. Dur biraz ısıtalım.

-Miyavv, miyavv!

-Hişş! Sessiz ol.Uyandıracaksın herkesi.

Beyza sütü ısıttı.”Al bakalım, güzel güzel sütünü iç, ama yere dökme, annem kızar” dedi. Kedi sütünü hızlı hızlı ve yalayarak içmeye başladı.

“Zavallı kedicik ne kadar da acıkmış” diye düşündü Beyza.

Sütünü içen kedi biraz hareketlendi, mutfakta oradan oraya dolaşmaya başladı. Az kalsın mutfağın karşısındaki yatakodasına girecekti. Beyza kediye şöyle bir baktı. Kedi olduğu yerde kaldı. Beyza:

- Hişşt! Yavaş, odama gidiyoruz yaramazlık yok, dedi.

Odaya geçtiklerinde Beyza’nın aklına süt tabağını yıkamadığı geldi. “Neyse”, dedi sonra “bir şey olmaz, hem nasılsa musluğun altına koydum annem yıkar sabah”.

Beyza kediye: “Hadi uyuyalım artık , sabah olacak” dedi. Ve onu alıp yatağının altındaki mindere koydu.

-Haydi, dedi, uyu şimdi.

Kedi Beyza’ya gözlerini dikmiş bakıyordu. Beyza: “iyi geceler” dedi, uyudu.

Sabah kalktığında kediyi pencerenin kenarına çıkmış dışarı bakarken buldu. Dışarıyı mı özlemişti acaba ? Ama önce kahvaltı yapmalıydı. Annesi işe gitmeden kahvaltıyı hazırlamıştı. Hemen gidip yemeğini yedi, kediye de biraz süt koydu.Yemeklerini yedikten sonra dışarı çıktılar.

Çok güzel bir gündü, kış mevsimi olmasına rağmen güneş varlığını hisettiriyordu. Yolda giderken Merve’ye rastladılar. Beyza:

-Merhaba Merve, nasılsın?

-İyiyim Beyza, sen nasılsın?

-Ben de iyiyim.

-Aaa! O kedi senin mi?

-Evet.

-Ne güzelmiş.

-Teşekkür ederim.

-Görüşmek üzere Beyza.

-Görüşürüz Merve.

Beyza kedisine bir isim koymak istedi. Ya Merve ismini sorsaydı ne diyecekti. Hemen bir isim bulmalıydı.

-Buldum Maviş olsun, hem gözlerin de mavi, dedi kediye dönerek. Duydun mu kedicik, bundan sonra senin adın Maviş.

Merve arkadaşlarıyla bahçede oynuyordu. Arkadaşlarından Aylin üzgün görünüyordu. İstop oynuyorlardı. Herkes topa koşuyordu .Fakat Aylin olduğu yerde kalıyor dalgın dalgın önüne bakıyordu. Merve yanına gidip ;

-Ne oldu Aylin , niye üzgünsün ?, diye sordu.

Aylin:

-Merve biliyor musun, benim küçük kedim kayboldu.

-Nasıl yani?

- Sabah kalktığımda yoktu, her tarafa baktım yok.

-Canım çok üzüldüm. İnşallah bulursun. Nasıl bir kediydi?

-Böyle beyaz renkte, mavi gözleri olan küçük bir kedi.

Hımm! “Bu kedi Beyza’nın kedisine çok benziyor o olmasın” dedi içinden “Aylin ile Beyza’nın evleri birbirine yakın. Ama yok canım sanmam. Öyle olsa benim demezdi herhalde. Bu özelliklerde olan kediyi gördüm mü desem acaba?” diye geçirdi içinden.”Ama yok ” dedi, en iyisi önce Beyza ile konuşmak.

-Arkadaşlar ben bir yere kadar gidip geleceğim , siz oyununuza devam edin.

Merve Beyzalar’a gitti, zili çaldı. Beyza:

-Merve hoşgeldin!

-Hoşbulduk Beyza

-Buyur içeri gir.

-Yok girmeyecğim, arkadaşlarla oyun oynuyorduk da döneceğim. Sana bir şey sormaya geldim.

-Kedi gerçekten senin mi?

-Evet, ne oldu ki?

-Nasıl yani satın mı aldın?

-Yoo!, buldum.

-İşte bulduysan o kedi bir başkasının olabilir.

-Hayır olamaz, o benim.

-Tamam kızma. Ben sadece merak ettim. Sizin iki apartman yanınızda Aylin oturuyor. Kedisini kaybetmiş de tarif etti nasıl bir kedi olduğunu; beyaz, mavi gözlü, küçük.

-Öyle mi? dedi Beyza. “Bu kedi onun kedisi miydi şimdi. Aaaah, olamaz,” diye geçirdi içinden ama söylemedi. Söylerse kediyi vermek zorunda kalacaktı .Hem niye söylesindi ki kediyi gidip almamıştı , o gelmişti. Belli ki memnun değil yerinden, diye düşündü.

-Peki ,dedi Merve, rahatsız ettim , hoşçakal!

-Beyza kapıyı kapattığında sanki içinden bir şey kopmuştu. Üzülmüştü. Acaba yanlış mı yapmıştı? Maviş’ e şöyle bir baktı. Sonra Beyza’nın odasına gittiler. Kedi hemen camın önüne geçti ve dışarı bakmaya başladı. Beyza da yatağına uzanıp düşüncelere daldı.

Acaba kendi kedisi kaybolsa ve bulan kişi de geri getirmese ne yapardı? Çok üzülürdü herhalde, bulan kişinin geri getirmesini isterdi sonra.

Bunları düşünürken gözü Maviş’e kaydı. Özlemiş miydi sahibini peki, “sürekli camdan bakıyor” diye geçirdi.

Beyza düşündü düşündü en sonunda Maviş ‘i sahibine vermeye karar verdi. Hemen Maviş ‘i de alıp Merve’nin yanına gitti. Merve şaşırmıştı.

-Merhaba Beyza!

-Merhaba Merve!

- Ne oldu, hayırdır?

-Merve’ciğim, sana bir şey söyleyeceğim:

-Bu kedi benim değil. Dün gece mutfak camından girmiş. Odamın kapısının önünde buldum. Sanırım yolunu kaybetti. Bu Aylin ‘in kedisi. Hadi kendisine verelim.

Merve çok sevindi. Birlikte Aylinler’e gittiler. Aylin kapıyı açtı, kedisini görünce sevinçten havalara uçtu. Hemen onu kucağına aldı.

-”Nerden buldunuz? Çok teşekkür ederim.”dedi.

Beyza ve Merve Maviş ‘i sahibine teslim etmenin mutluluğuyla eve döndü.

Aile hekimine bizde gittik :::))

Aile hekimligi uygulanmaya başlanmıştı ama elif'i hiç götürmemiştim doktora ,birkaç gündür hafif ateşi vardı sanırım grib olmuş doktorumuza gittik.
Bizim aile hekimimiz ikinci katta, genç bir hasta yardımı ile kızımı yukarı çıkarttık, sıramızı beklerken Elif hanım çok mutlu etrafın sesini dinliyor .
Kızımdan etkilenen diger hastalar sıralarını bize verdi çok naziktiler burdan teşekkür ederim, başka zamanlar kızım agladıgı halde sırasını vermeyenleride gördügüm için çok mutlu oldum.
Aslında bizim direk sıra beklemeden girme hakkımız var ama Elif duruyorsa ben bu hakkımızı pek kullanmıyorum.
İçeri girdik doktorumuz çok sevecen Elif hanımı muayene etti ilaçlarını yazdı sıcacık aile hekimimizin yanından ayrıldık .Aile hekimleri sanki daha bir özel ve duyarlı geldi bana sadece aramızda merdivenlerin zorlugu dışında onuda dilekçe verip alt kata aldırma imkanımız varmış.
Ben bu aile hekimligi uygulamasını çok sevdim gerçekten doktorumuz aileden biri gibi sıcacıktı....

13 Şubat 2009 Cuma

köşe minderim

Posted by Picasa
Böyle güzel oturdugunu düşünmeyin, oturamıyor ama bir anlık fotoda yakaladım benim melek kızımı

Amazon Family Adventure


Introduce your family to the Amazon rain forest on a voyage on board the elegant M.V. Aqua that includes activities specifically geared for kids. Explore pristine forest by foot, track dolphins and monkeys, and examine massive lily pads and towering ceiba trees. Venture along jungle waterways in a skiff, spotting hundreds of birds as well as caimans, frogs, and otters; and experience the nocturnal life of the Amazon River basin on nighttime excursions.
Eat breakfast with dolphins during a picnic at a popular dolphin feeding spot.
Play soccer with children from a forest village and learn about their fascinating culture firsthand.
Go fishing for piranhas and other tropical fish.
Explore the black-water lakes of the flooded forest of Pacaya-Samiria National Reserve with experienced naturalists.

5 Şubat 2009 Perşembe

SP nasıl erken teşhis edilir?

Aileler bebeğin gelişiminde en ufak bir gecikme ya da sapma gördüğünde, ya da aşağıdaki belirtileri gözledikleri durumda derhal doktora başvurmalıdırlar
1 aylık bebekte;
Sürekli ağlama
Emme bozukluğu
Israrlı ve sürekli kusma
Çevresinden gelen uyarılara cevap vermeme
Havale (Konvülzyon)

2 aylık bebekte;
Bulunması gereken reflekslerin kaybı
Kaslarda aşırı sertlik ya da gevşeklik

3 aylık bebekte;
Gözde kayma, titreme
Bebeğin sırtüstü, baş ve topuklar üzerinde yay gibi sert bir şekilde durması
Bebeğin gülmemesi, annenin yüzüne bakmaması

4 aylık bebekte;
Baş kontrolünün olmaması
Gözde odaklaşmanın sağlanamaması
Elin ya da ellerin beş parmak içte kalacak şekilde yumruk halinde tutulması
Kaybolması gereken reflekslerin devam etmesi

8 aylık bebekte;
Dönme ve oturma aktivitelerinin olmaması
El-göz koordinasyonunun yokluğu
Tekme atarken iki bacağın da itilmesi
Bebeğin bacaklarını uzatarak oturduğu pozisyonda vücudunun öne eğilmesi, bacakların birbiri üzerine binmesi

10 aylık bebekte;
Emeklemenin olmaması ya da her iki ayağın birden çekilerek, sıçrar tarzda emekleme
Ayağa kalkmada zorluk
İsmi ile çağrılınca tepki vermemesi
Ağızdan salya akması
Verilen yiyeceği ağzına almaması ya da ağzına götürememesi

1 yaşındaki bebekte;
Tutunarak yürüyememesi
Parmak ucuna basarak yürüme belirtileri gözlendiği durumlarda derhal doktora başvurmalıdır.

SEREBRAL PALSİ İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Serebral palsi nedir?

Doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan sonra tıbbi bir problem nedeniyle gelişen kalıcı beyin hasarıdır. Serebral palsi, kas kontrolü ve vücut hareketlerinin kaybıyla karakterizedir. Teşhis doğumdan sonra konabilir; bazen tanı konması çocukluk çağına kadar gecikebilir.

Bu hastalık benim çocuğumu nasıl etkiler?

Serebral palsi, beynin hareket, postür ve denge ile ilgili özel merkezlerini etkileyen bir hastalıktır. Bu hastalık hareket, konuşma, görme ve işitme bozuklukları gibi çok çeşitli problemlere neden olabilir.

“Spastik”, serebral palsinin diğer adı mıdır?

Hayır, serebral palsinin eski bir ismidir. Spastik terimi (spastisite) kaslarda ortaya çıkan tonus artışını (sertleşme/katılık) ifade etmektedir. Normalde kasın tonusu yerçekimine karşı koyabilmemize ve hareket etmemize izin verecek yoğunlukta olmalıdır. Serebral palsinin çeşitli türleri bulunmakta olup bazı serebral palsili çocuklarda tonus artışı saptanmayabilir.

Serebral palsi sıklığı nedir?

Çocukluk çağının en sık görülen nöromusküler (kas ve sinir) hastalığıdır. Yaklaşım her 2000 çocuktan 5 tanesini etkiler. Prematür (erken doğum) doğumların ise %15’ini etkiler.

Serebral palsinin bulguları nelerdir?

En sık görülen bulgular; spastisite (kasların aşırı kasılması), paralizi (felç), havale, dizartri (konuşma bozukluğu) ve denge bozukluğudur.

Serebral palsiden etkilenen her çocuk aynı mıdır?

Hayır, serebral palsili her çocuk beynin etkilenme derecesine göre farklı ve değişik derecelerde bulgu ve problemler yaşarlar.

Doğmamış çocukta serebral palsiyi engellemek mümkün müdür?

Serebral palsi gelişmesini önlemek için doğum öncesi (prenatal) dönemin iyi ve sağlıklı geçirilmesi çok önemlidir. Anne adayları bu dönemde mümkün olduğunca hastalık ve enfeksiyonlardan korunmalıdır. Ayrıca çocuğun doğar doğmaz önerilen aşıları düzgün olarak yapılmalıdır. Aşılanma ile bazı enfeksiyon hastalıklarının serebral palsiye yol açması engellenebilir.

Serebral palsi her çocuğu aynı şekilde mi etkiler?

Hayır. Serebral palsinin 4 ayrı klinik formu vardır:

Spastik: Kaslarda katılık/aşırı kasılma görülür. Vücutta katılık ve hareket etmede güçlük vardır. Hasta elindeki nesneleri kavramakta, bırakmakta veya yürümede zorluk çekebilir.

Ataksik: Kaslarda güçsüzlük yanı sıra vücutta dengesizlik vardır. Özellikle yürürken ortaya çıkan dengesizlik, koordinasyon (eşgüdüm) bozukluğu görülebilir. El becerileri zayıftır.

Atetoid: Kaslarda güçsüzlük ve gerginlik arasında dalgalanmalar bulunur. Hastanın istemsiz baş, gövde ve kol-bacak hareketleri vardır.

Karma: Yukarıdaki klinik formların birlikte görüldüğü şekildir.

Serebral palsinin sebepleri nelerdir?

Serebral palsi nedenleri a) doğum öncesi nedenler, b) doğum esnasındaki nedenler ve c) doğum sonrası nedenler olarak ayrılabilir. Erken doğum (prematürite) ve düşük doğum ağırlığı en önemli doğum öncesi nedenler arasında bulunmaktadır. Örneğin 1500 gramdan daha düşük doğan bebeklerde serebral palsi sıklığı %5-8 arasındadır. Doğum kilosu 1500 gramdan daha düşük olanlarda normal doğum ağırlıklı olanlara oranla serebral palsi riski 25 kat daha yüksektir. Doğum esnasındaki nedenlere kafa travması veya beynin oksijensiz kalması (asfiksi) örnek gösterilebilir. Ancak yeni yapılan çalışmalarda doğum asfiksisinin pek çok olguda serebral palsiye neden olmadığı bildirilmektedir. Asfiksi beyin anomalisine neden olmayıp, beyin anomalisinin bir göstergesi olarak doğum sırasında gelişebilmektedir. Serebral palsili olguların az bir kısmında bebeğe oksijen sağlayan plasentanın anormalliklerine de rastlanmaktadır. Doğum sonrası nedenler içinde beynin oksijensiz kalması (zehirlenme, boğulma gibi nedenlerle), kafa travması veya beyne zarar veren enfeksiyonlar (menejit vb.) örnek gösterilebilir.

Çocuğumun serebral palsi olmasından dolayı kendimi suçlamalı mıyım? Gebelik süresince yanlış bir şey yapmış olabilir miyim?

Serebral palisili çocuğu olan anne ve babalar sıklıkla suçluluk duyarlar. Ancak çoğu durumda serebral palsiye neden olan faktör bilinmemektedir.

Serebral palsi nasıl teşhis edilir?

Serebral palsi teşhisinin konmasını sağlayacak herhangi bir özel kan testi veya röntgen filmi yoktur. Ancak siz çocuğunuz büyüdükçe yaşıtlarına göre motor/hareket gelişiminin (baş tutması veya oturması) geciktiğini farkedebilirsiniz. Erken doğan (prematüre) bebeklerde serebral palsi riski daha fazladır. Bu nedenle bu bebeklerin periyodik olarak kas gerginliği ve hareket gelişimi açısından değerlendirilmeleri önerilmektedir.

Çocuğun normal gelişiminde önemli dönüm noktaları, oyuncaklara uzanma (3-4 aylıkken), oturma (6-7 aylıkken) veya yürüme (10-14 aylıkken) gibi motor fonksiyonlardır. Çocuğun yaşına göre hareketleri normal bir gelişim göstermezse doktor serebral palsiden şüphelenebilir. Serebral palsi teşhisi sırasında anormal kas gerginliği, anormal hareketler, anormal refleksler ve kalıcı primitif refleksler gibi fiziksel bulguların yanı sıra gelişme sürecindeki önemli dönüm noktalarının gecikmesi de göz önünde bulundurulur. 1 yaşından önce kesin bir serebral palsi teşhisi yapmak her zaman kolay değildir. Aslında serebral palsi teşhisi koyabilmek için genellikle belirli hareket problemlerinin kalıcı ve belirgin olmasına kadar beklemek gerekebilir

Serebral palsinin yan etkileri nelerdir?

Serebral palsinin yan etkileri arasında havale geçirmek, spastisite (kaslarda katılık, gerginlik), görme ve işitme bozuklukları, hiperaktiflik, konuşma güçlüğü ve öğrenme problemleri bulunur.

Serebral palsinin çaresi var mı? Ne tip tedaviler uygulanabilir?

Serebral palsi tedavi ile tamamen iyileşemez ancak belirtileri az veya çok hafifletmeye yardımcı tedaviler ve rehabilitasyon uygulamaları yapılmaktadır. Ekibin lideri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi olmak üzere çeşitli başka uzman doktorlar ve diğer sağlık elemanları serebral palsinin tedavi ve terapilerini yürütürler. Aşağıda belirtilen uzmanlardan (sağlık elemanlarından) yardım alabilirsiniz:

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Doktoru: Kas-iskelet sistemini ilgilendiren problemlerin çözümü, spastisitenin tedavisi, hareket bozukluklarının tedavisi, takibi ve desteklenmesi, yürümenin tedavisi ve takibi gibi konularla ilgili çalışmalar yapar.

Ortopedist: Gerektiğinde serebral palsili çocuğun operasyonunu yaparak hareket tedavisi ve gelişimine katkıda bulunur.

Fizyoterapist: Hareket bozukluklarını düzeltmek için çeşitli egzersiz programlarını düzenler.

İş uğraşı terapisti: Günlük yaşamda, okulda veya işte serebral palsililerin daha bağımsız olmaları için çalışırlar.

Konuşma terapisti: İletişim problemlerinin terapilerinde rol alırlar.

Sosyal güvenlik uzmanı: Ailenin özürlülere ait toplumsal kaynaklara erişimine yardımcı olurlar.

Psikolog: Serebral palsinin neden olduğu psikolojik problemlerle baş etmede hasta ve yakınlarına yardımcı olurlar.

Serebral palsili çocuğun prognozu (hastalığın doğal seyri) nasıldır?

Serebral palsili çocukların anne ve babalarının genelde sorduğu ilk soru şu olur: “Çocuğum nasıl olacak? Yürüyebilecek mi?”. Çocuğunuzun gelişiminin nasıl olacağı, neler yapıp neler yapamayacağını tahmin etmek çok zordur. Bir yaşından daha küçük, hele altı aylıktan daha küçük bebeklerde herhangi bir tahminde bulunmak çok zordur. Çocuğunuz iki yaşına geldiğinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktoru çocuğunuzda ne tür bir serebral palsi olduğunu belirleyebilir. Çocuğunuzun serebral palsi tipi belirlendiğinde doktorunuz çocuğunuzun hastalığı ile ilgili daha doğru tahminler yapabilecektir.

Hastalık tedavi edilebilir mi?

Serebral palsi hastalığını tamamen iyileştiren bir tedavi yoktur. Fakat mevcut tedaviler ile hastalığın neden olduğu bulgular hafifletilebilir. Bu hastalıkla ilgili belirtileri hafifletmek için uygulanan tedavilere ilaç tedavileri de eklenebilir.

Spastik serebral palsi nasıl tedavi edilir?

Hastalığın en sık tipi olan spastik serebral palsiye neden olan belirtileri tedavi etmek için denenmiş çok çeşitli çalışmalar mevcuttur. Vücut hareketlerindeki zorluk ve kaslardaki katılığın kesin tedavisi yoktur ancak uygulanan tedavilerle spastisite (kas katılığı) azaltılabilir, çocuğa daha fazla esneklik kazandırılabilir ve hastanın bağımsızlığı artırılabilir. Kaslardaki katılık nedeniyle problem yaşayan çocuklar için fizik tedavinin ve çeşitli cihazlar gibi desteklerin uygulanması spastik kasları germeye ve hareket gelişiminin iyileşmesine yardımcı olabilir. Botilinum toksin (Botox, Dysport) ve fenol enjeksiyonları kaslardaki katılığın azaltılmasına yardımcı olabilir. Sinir uçlarından kaslara iletimi engelleyen Botilinum toksini bir bakterinin zehrinden elde edilen bir ilaçtır. Bu toksin spastik kasa enjekte edildiğinde kası 4–6 ay süreyle geçici olarak zayıflatır. Küçük miktarlarda uygulanır. Kasları güvenli biçimde gevşetir ve cerrahi ihtiyacını geciktirir. Ek olarak; serabral palsi hastalığının spastik formunun tedavisinde bazı cerrahi seçenekler de vardır.

Fizik tedavi ve Rehabilitasyon hekimi başkanlığında serebral palsi tedavisinde deneyimli, bu alanda geniş bilgi birikimine sahip rehabilitasyon ekibi çocuğunuz için en iyi tedaviyi planlamada size yardım edecektir. Spastik serabral palside başarı veya sıkıntılar hastadan hastaya farklılıklar gösterir ve çocuğunuza uygun hareket yöntemlerinin uyarlanması için bu işin uzmanı kişilerle çalışmak çok önemlidir.

Serebral palside Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon önemli midir?

Serebral palsi hastalığı olan bebek ve çocuklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon büyük önem taşımaktadır. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon serabral palsi hastalığı olan çocuğun bakımının devamı ve gelişiminde esas rolü oynar. Ancak çocuk okul çağına yaklaştığı dönemde fizyoterapi programının yanında sosyal ve okul gelişimine de gerekli zaman harcanmalıdır.

Çocuğum ne zaman yürüyecek?

Serabral palsi hastası olsun veya olmasın her çocuk için adımlamak hareket gelişiminin kilometre taşıdır. Gelecekteki motor durumu belirlemede yardımcı olarak kullanılan ilkel refleksler ve çocuğun o anda içinde bulunduğu hastalık seviyesi ve tipi yardımcı olmasına rağmen serabral palsili çocuğun ne zaman yürüyeceği tam olarak bilinemez. Serebral palsi tiplerine göre çocukların ortalama yürüme yaşları hakkında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekiminden bilgi alabilirsiniz.

Serabral palsi hastası çocuk büyürken neler olacak?

Serabral palsili çocuk profesyonel yardım ile ulaşabileceği en üst potansiyeline ulaşabilir. Ancak ebeveyn ve aile üyelerinin pozitif tutumu ve çocuğun yeteneklerine bakarak gerçekçi umutları olmalıdır.

Çocuğum büyüdükçe serabral palsi kötüleşecek mi?

Çocuğunuz büyüdükçe çocuğunuzun beynindeki hasar değişmeyecektir. Ancak spastik kaslar normal olarak büyümez. Serabral palsi hastalığı olan çocuk büyümesine rağmen çok güçlü olamayacaktır. İskelet deformiteleri (kemiğe ait biçim bozukluğu, sakatlık) gelişebilir. Beyindeki bozukluğun ilerlememesine rağmen kas ve iskelet sisteminde meydana gelecek problemlerin yakın takibe alınması ve bunların gerekli şekillerde, gerekli zamanlarda tedavilerinin yaptırılması çok önemlidir.

Serabral palsi ilerleyici bir hastalık mıdır? Zamanla kötüleşir mi?

Serabral palsi, zamanla ilerleyen bir hastalık değildir. Ancak bunun anlamı serabral palsinin belirtilerinin zamanla kötüleşmeyeceği değildir. Uygun ve düzenli tedavilerle belirtiler daha iyi hale gelebilir veya yapılan yanlış/eksik tedaviler sonucu belirtiler kötüleşebilir.

Benim çocuğum için en uygun okul tipi hangisidir?

Bu karışık bir konudur, fakat serabral palsili çocuklar için çok önemlidir. Serebral palsili çocuklarda öğrenme güçlüğü ve/veya dikkat eksikliği olabilmektedir. Bu çocukların öğrenebilmeleri için özel yardımlar ve eğitimler gerekebilir. Okul çağına yaklaşan çocuklar öğrenme güçlükleri ve zayıflıkları açısından iyi bir değerlendirmeye alınmalıdırlar. Bu tip değerlendirmelere dayanarak çocuğun öğrenme gereksinimlerine uyum sağlayabilen eğitimler önerilebilir. Günümüzde özel eğitim çalışmaları, bazı kamu sağlık kurumlarında veya özel bazı rehabilitasyon merkezlerinde verilmektedir. Ülkemizde bu konunun geliştirilmesine gereksinim vardır. Serebral palsiye ve özürlülere özgün okullar açılmalıdır. Normal okullarda özel sınıflar veya normal sınıflarda serebral palsili çocuklara uygun düzenlemeler olmalıdır. Genel olarak bizim önerimiz çocukların kognitif (bilişsel) yetenekleri doğrultusunda eğitilmesidir. Örneğin; normal zekalı bir çocuk birçok fiziksel gereksinimi dikkate alınması gerekmesine rağmen aynı seviyeli normal çocuklarla birlikte aynı sınıfta eğitim almalıdır. Tersine kognitif (bilişsel) sorunu olan çocuklar (zeka problemi olan çocuklar) ise öğrenme yeteneği aynı seviyede olan çocuklarla birlikte eğitim almalıdırlar.

Serebral palsili çocuklarda beslenme problemlerinin nedenleri nedir?

Serebral palsili çocukların ağız ve boğaz kasları etkilenmiş ve kuvvetsiz olabilir. Hasta çocuklarda konuşma güçlüğü veya kelimeleri düzgünce kullanmada zorluk ya da çiğneme ve yutkunmada zorluk mevcut olabilir. Çocuklar yeterli besin alamazlarsa yetersiz beslenmeye bağlı büyüme sorunları oluşabilir. Serebral palsili çocuklar basit bir yemek yeme işlemi için dahi fazla enerji tüketirler. Ayrıca mevcut spastisite çocukların fazla kalori kullanmalarına neden olabilir. Bu nedenden dolayı serebral palsili çocukların bir çoğu zayıftır. Böylece bu çocukların ortalamadan daha fazla kaloriye ihtiyaçları bulunmaktadır.

Ağız kaslarındaki kuvvetsizliğe bağlı gelişen bir diğer problem aspirasyondur. Aspirasyon, katı ya da sıvıların mide yerine akciğerlere doğru yutulmasıdır. Normalde böyle bir durum olduğunda yeterli öğürme refleksi ile kendimizi koruyabiliriz. Fakat serebral palsili birçok çocuk yeterli öğürme refleksinden yoksundur ve böylece sinsi bir şekilde yani farkına varılmadan aspirasyon gerçekleşebilir. Bunun sonucunda da çocukta ateş ve solunum güçlüğüne yol açan tekrarlayıcı pnömoniler (zatürre) gelişebilir. Bu durumu belirlemenin en uygun yolu serebral palsili çocukların yutma yeteneklerinin değerlendirildiği “modifiye baryum yutma testi”dir. Bu test ile çocuğun neyi güvenli olarak yuttuğu, hangi besinlerle yutma sorunu olduğu, yutma fonksiyonunda yer alan organların hangisinde sorun yaşandığı açıkça ortaya konulur. Böyle bir değerlendirme sonrasında, alınan gıdaların kıvamlarında yapılacak değişikliklerle (örneğin yalnızca püre kıvamında yiyecekler vermek ve aşırı akıcı sıvılar vermemek) aspirasyon engellenebilir. Gıdaların kıvamlarında yapılan değişiklikler yanı sıra verilen çeşitli oral-motor egzersizler ve rehabilitasyon teknikleri ile çocuğun yutma fonksiyonunda anlamlı düzelmeler sağlanabilir.

Yapılan tedavilere rağmen eğer çocukta sağlıklı vücut ağırlığı sağlanamıyorsa ve/veya ciddi aspirasyon oluyorsa besinlerin ağız ve boğaza uğramadan direkt mideye verilmesini sağlayan “gastrostomi tüpü” takılması önerilebilir.

Serebral palsili çocuklarda tekrarlayan kırıkların nedeni nedir?

İnsanlar kemik gücünü çocukluk çağı boyunca ve genellikle yaklaşık 20-25 yaşlarına kadar oluşturur. Kalsiyum ve fosfor kemiğe gücünü verir. Özellikle kalsiyum, fosfor ve D vitamininin mükemmel kaynakları olan süt ve süt ürünlerinin yeterli şekillerde alınamadığı durumlarda normal kemik yoğunluğu gelişmez. Bununla beraber bu tip besinleri yeterli miktarda alan çocuklarda bile kemik problemleri görülebilir. Örneğin, özellikle fenobarbital ve dilantin gibi sara ilaçları D vitamini metobalizmasına etki ederek vitamin D eksikliğine neden olabilir. D vitamini eksikliği bağırsaklardan yetersiz kalsiyum emilimine yol açar. Güneş ışığı da D vitamininin oluşumunda çok önemlidir. Kemik erimesinin bir başka nedeni de kasların yeterli derecede kullanılmaması ve gereği kadar ayakta bulunulmamasıdır. Birtakım serebral palsili çocuklarda olduğu gibi zamanlarının çoğunu tekerlekli sandalyede geçiren, yürüyemeyen çocuklar kemik erimesi riski ile karşı karşıyadırlar. Bunu engellemek için serebral palsili çocuklar mümkün olduğunca yürütülmeli, en azından ayağa kaldırılmalıdırlar. Bütün alınan önlemlere rağmen serebral palsili çocuklarda kemik erimesi sonucu kırık gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu çocuklar bifosfonat olarak adlandırılan ilaçların kullanımından fayda görebilirler. Bu ilaçlar ancak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktorunun tavsiyesi ve kontrolü altında kullanılmalıdır.

Serebral palsi bulaşıcı mıdır?

Hayır, serebral palsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Serebral palsi birçok nedenden dolayı oluşan beyin hasarına bağlıdır. Serebral palsili birinin yakınında olmaktan korkacak bir şey yoktur.

İleri yaşlarda serebral palsi olunur mu?

Olunmaz. Ancak beyin yaralanması ve bazı beyin hastalıkları nedeniyle serebral palsiye benzer felçler oluşabilir.

Serebral palsi önlenebilir mi?

Serebral palsi bazı önlemler alınarak önlenebilir veya görülme sıklığı azaltılabilir. Örneğin kan değişimi ile yeni doğandaki kan uyuşmazlığı engellenebilir. Çocukta sarılık varsa fototerapi uygulaması beyin hasarını önleyebilir. Hamile kadınlar viral enfeksiyonlar ve radyasyona maruz kalmamalıdır. Hamilede ilaç kullanımı, kansızlık ve beslenme konularına çok dikkat edilmelidir. Üzerinde titizlikle durulması gereken bir diğer konu ise bebekleri ve çocukları beyin travmasına karşı korumak gerekliliğidir.

Çocuk büyüdükçe ne olur?

Serebral palsili bir çocuğun geleceğine yaklaşımda, normal bir çocukta olduğu gibi olumlu olmak çok önemlidir. Sağlıklı bir çocukta olduğu gibi serebral palsili çocuğun da yeteneklerini belirlemek gereklidir. Aile gerçekçi veya hayalci yaklaşımlarda bulunabilir. Anne ve babanın gerçekçi amaçları benimsemesi profesyonel yardımla mümkün kılınabilir. Zaman zaman ebeveyn ve sağlık çalışanları arasındaki iletişimlerde bozulmalar oluşabilir. Ebeveyn, hekim ve çocuğun eğitmeni arasındaki ilişki düzgün olmalı ve çocuğun maksimal fonksiyonuna erişebilmesi için tüm olanaklar sağlanmalıdır.

Serebral palsiliyim. Bu hastalık çocuğuma geçer mi?

Hayır. Serebral palsinin bulaşıcı olan bir formu yoktur. Serebral palsili ebeveynden bu hastalık çocuklarına geçmez. Buna ek olarak serebral palsi hastalığı, hamile serebral palsili kadının normal bir hamilelik sürdürmesini etkilemeyecek, hamilelik ve doğum sırasında artmış komplikasyon riski oluşturmayacaktır.
http://yahyakaptan.kocaeli.edu.tr/serebralpalsi.htm (alıntıdır)

7 Ocak 2009 Çarşamba

elif'le geçen keyifli bir günün özeti

Bu gün sizlerle Elif'le geçen bir günümü anlatmak istedim

Kızım sese çok duyarlı oldugu için evde herkes yatmadan uyumaz ,onun için yatış ve kalkış saatlerimiz aynıdır.

Sabah sanki benim kalkışıma endeksli gibidir kızımın uyanışı, çok tatlı mahmur ve kıpırdayamadıgı için gıgıl gıgıl sesler çıkarır bebekler gibi alırım yanıma çok mutlu olur bir müddet uykusu açılana kadar sarılır koklaşırız.Varmı daha büyük mutluluk.

Giyindirip hemen kahvaltısını hazırlarım kahvaltı dediysek öyle herşeyi yiyemez ama yagda yumurta çok sevilir ekmegin içi ile parmak uçlarımla ezip veririm çigneme olmadıgı için yutar ,ama yarısı dışında yarısı içinde sabırla tekrar agzına verilir bunada şükür diyorum::)))

Kahvaltıdan sonra düzenli aldıgı ilaçlarımız içirilir 1 veya 2 saat sonra mamasını içiririm hep kucagımda besledigim için, biraz sıkıntılı oluyor ama baş kontrolü olmadıgı için mecburen böyle yapıyorum.

Yapabilirsem biraz egzersizlerini yaparım, germe hareketlerini kol ve bacaklarda kızımla ben yapışık ikizler gibiyiz ben nerdeysem o da oradadır. Yemek yapmaya gideriz evde kullandıgım arabasına koyarım yemegimizi yaparım elif açıktıgı zaman hazır olması açısından ,az yiyip sık yedigi için zamanım genelde beslenmesine gider.

Yemegimiz hazırdır bu arada benim kız kucagımda pc başına geçeriz masal dinle diye bir site buldum ,çok keyif alıyor masal dinlerken kızım bende pc başında rahatça bloglarımla ilgilenirim iyiki evde net baglantısı var, hiç sıkılmadan bir bakmışım elifin yemek zamanı doyurup elifi birazda evi topladıysam benden iyisi yok.

Eşim gelir yemek ve çay faslı elifin ilaçları yatma zamanı gelmiştir ,benim için gün bitmiştir.